Ezo, annesini ve babasını küçük yaşta kaybetmiştir. Çok çocuklu yakın
bir akrabasının yanında biraz evlatlık, biraz besleme gibi büyütülür.
Oldukça zeki, hırçın, isyankar yaradılışlı bir kızdır. İlkokul ve
ortaokulu bitirdikten sonra okumasına izin verilmez. O da tarlada
bahçede canını dişine takarak çalışmaya başlar. Büyüdükçe güzelleşen,
güzelleştikçe de köydeki delikanlıların ilgisini çeken Ezo’ya kimse bir
türlü yanaşamaz. Bir kere kız çok hırçındır ve tepesi atınca ne
yapacağı belli değildir, kaldı ki, köyün en yakışıklı delikanlısı Ömer
de Ezo’nun kalbini çoktan çalmış, cebine koymuş ve askere gitmiştir.
Asker yolu gözleyen Ezo, hasretliğin son günlerini saymaktadır artık.
Ömer’in teskeresini alıp köye gelmesine, babalığından kendisini isteyip
gelin etmesine sayılı gün kalmıştır. Köyün en varlıklı adamı Bilal Ağa,
Ezo’ya talip olup zaman zaman zorluklar çıkarsa da vuslata mani olamaz.
Ömer ve Ezo şanlı bir düğünle evlenirler. Mutluluğun doruğundadır iki
genç. Ömer’in baba evinde Demirci Dinar Baba, Hacer Ana ve Ömer’in
kardeşi Cin Ali ile mutlu mesut bir hayta başlarlar.
Artık onca insan bir tek demirci ocağından nasiplenmeye başlamışlardır.
Ancak Ömer’in, Ezo’yla kurduğu yeni yaşantısına dair düşleri, idealleri
vardır. Sonunda Ezo’yu da ikna eden Ömer, asker arkadaşı Recep’in iş
teklifini kabul eder ve uzun yol şoförlüğüne başlar.
Önceleri her şey iyi gider, genç çift geçimlerini rahat rahat sağlamaya
başlarlar ancak ilerleyen zaman birçok acı sürpriz getirip koyar
önlerine. Ömer’in kullandığı kamyon bir gün saldırıya uğrar ve Ömer’in
ölüm haberi ile yanıp kavrulur bütün köy. Canı herkesten çok yanan Ezo
bir türlü inanmaz Ömer’inin öldüğüne. Gece gündüz demeden kocasının
yolunu gözlemeye devam eder. İnsanlar delirdi deseler de onun için Ezo,
Ömer’den asla vazgeçmez..
Gün gelir Ezo, yaralı bir kalp ve bir avuç hatırayla yollara vurur
kendini. Artık hem töreye, hem hayata hem de ayrılık acısına tek başına
kafa tutmak zorundadır. Kalbinde ve hayallerinde yaşattığı Ömer’den güç
alır Ezo, dimdik durur her zorluğa karşı. ‘Hiçbir rüzgara boyun eğmem
artık’ diye düşündüğü bir gün alt üst olur bütün yaşamı; o gün, öldü
sanılan Ömer’i, sevdiği, ömrünü verdiği adamı kanıyla canıyla tekrar
karşısında gördüğü gündür!